SPOR KÜLTÜRÜ
27 Aralık 2018, PerşembeKültür dediğimiz de bir toplumun duyuş ve düşünüş birliğini oluşturan, gelenek durumundaki her türlü yaşayış, düşünce ve sanat varlıklarının tümü diyebilir bunuda terimsel anlamda daha genişletebiliriz. Sporuda tanımdan ayrı düşünmemiz mümkün değil.
Bu noktada spor ile fiziksel aktiviteyi (beden eğitimini) biribirinden ayırt etmek gerek. Teknolojinin gelişimi ve toplum refahının artması bir çok imkanı beraberinde getirdiği gibi fiziksel hareketlilik noktasında da insanlarımızı tembelliğe alıştırarak ciddi sağlık sorunlarınıda beraberinde getirmektedir. Beden eğitimi yada sporun angarya görülmesi, keyfi bir aktivite olarak değerlendirilmesi de toplumumuzda azımsanmayacak bir bakış açısı.
Ülkemizde spor yerine futbol, spor kültürü yerinede futbol kültürü ifadelerini kullanmak yanlış olmayacaktır. Bu durum ülkemizde sporun kültürel anlamda çeşitlilik ve zenginlik oluşturmayacağı gibi, spor yapmayı değil, spor izlemeyi, konuşurkende sadece futboldan konuşmayı seven bir toplum haline dönüştürmeyi başarmıştır. Üniversite yıllarımda bir hocamın dediği gibi “ülke nüfusumuz yetmiş milyon ise, yetmiş milyonda futbol yorumcusu vardır”. Maalesef ülkemizde spor magazin haline dönüşmüştür. “Avrupa yada dünya şampiyonasında sporcularımızın aldığı başarılar, futbolcuların aldığı lüks marka bir araç kadar konuşulmuyor gazete ve tv lerde yer tutmuyorsa spor otoriteleri bu konuda ciddi olarak istişare yapmalıdır.
Türkiye’de spor medyasına futbol medyası demek yanlış bir ifade olmayacaktır. Basında çıkan şiddet karşıtı haberler gerçeği yansıtmadığı gibi, reyting yada traj kaygısı ile haberler toplumu şiddete teşvik etmekte ve kötü sonuçlara sebep olmaktadır.
Spor kentleri…
Son yıllarda “Güçlü Türkiye”, “Güçlü Yarınlar için” gibi sloganlarla tesisleşme yaygınlaştırılmış, kurulan gençlik merkezlerinde binlerce antrenör aracılığı ile milyonlara ulaşılması hedeflenmiştir. Spor alt yapısı olmayan bir toplumda bu denli çalışmalar ne kadar başarılı olabilir ? Tek başına tesisleşmek yeterlimidir ? Bunca teşvik ve tesisleşme spora olan ilgiyi neden arttırmıyor ? Lisans sayısı artarken uluslarası başarılarımız neden artmıyor ? Ulusal ve uluslararası spor etkinliklerine ilgi neden yok ?
Çok taze bir örnek… Samsun’da son 15 gündür iki büyük uluslararası spor organizasyonu yapıldı ve yapılmakta. Biri Judo Grand Prix diğeride Boks Avrupa Kıtası Olimpiyat elemeleri. Onlarca ülkeden yüzlerce sporcu yarışma için Samsun’da. Günlerce reklam ve duyurular yapıldı. Açılış günü geldiğinde her zaman ki gibi büyük bir hüsran… Protokol, trübünlerin yarısı yada çeyreğini dolduran sporcular ve beş on meraklı vatandaş… Belediyelerin ücretsiz otobüs seferleri, bedava kumanya, tişört ve şapka promosyonu sonucunda gelen bir kaç otobüs dolusu vatandaş zoraki dolduruyor koltukları…
Diğer yandan hafta sonu yapılacak bir derbi maçının bir hafta öncesinden tüm yayın organlarında yapılan duyuruları ile 3 yaşında bebeğin bile bilinç altına yerleşen futbol… Bu durumun çocukların ileri yaşlarda branş seçiminde nasıl bir rol oynayabileceğini varın siz düşünün…
Peki ne oluyorda bizde spor kültürü bir türlü gelişmiyor ?
Bunun için çok farklı değişkenleri sıralamak mümkün, birincisi daha öncede ifade ettiğimiz gibi ülkemizde sporun futboldan ibaret görülmesi, sektörde dönen ciddi transfer ücretlerinin aileleri cezbetmesi,
Kentleşme ve teknolojik gelişmelerin de etkisiyle, hareketsiz yaşamın yaygın ve ciddi bir halk sağlığı sorunu olarak gündeme gelmesi spor ve fiziksel hareketin sadece doktor tavsiyesi ile zorunlu bir görev haline dönüştürülmesi,
Çocuklarımızın daha eğitimlerinin ilk anından itibaren yarışın içine sokulması, not ile korkutularak ders harici her türlü etkinliğin başarıyı düşüreceğine inandırılması,
Sosyo ekonomik rahatlıkla birlikte bazı ailelerin çocuklarına her türlü imkanı sağlaması çocuklarda doyumsuzluk oluşturması daldan dala atlayarak aç gözlü davranmaları,
15 günlük eğitim sonucunda antrenörlük belgesi alarak eğitim verme hakkı kazanan eğitmenlerin çağın ihtiyaçlarına uygun olarak kendilerini geliştirememesi sonucunda sporculara beklenen performansı verememeleri,
Normalde temel ihtiyaç olan beden eğitimi ve fiziksel aktivitelerin Beden Eğitimi dersi adı altında haftada iki saat okullarda seçmeli ders olarak verilmeside ayrıca bir tartışma konusu…
ve lütfen…
Yemek yemek su içmek nasıl temel ihtiyaçlarımız arasında ise fiziksel aktivite ve beden eğitimide aynı derece de hatta daha fazla önemlidir bizim içim. Hızlı ve dengesiz tüketim hormonlarımızda düzensiz çalışmaya ve fiziksel bir takım çöküşlere sebep olmaktadır. Bunun önüne geçmek için mutlaka fiziksel aktivite yapmak zorundayız.
Çocuklarımız düzenli beden eğitimi ve sporsal aktivite yaptıkları sürece derslerinde ve toplumsal yaşamda çok daha başarılı olurlar. Ölçüyü ve dengeyi iyi kurmalı her türlü aktivite ve etkinlikten uzak tutmayacağımız gibi daldan dalada atlamalarına da izin vermemeliyiz. Saatlerini TV başında survivor yada eğlence programı izleyerek değil spor yada aktivite salonlarında geçirerek kendilerine ve topluma faydalı birer birey olarak yetişmelerine yardımcı olalım.
Beden eğitimi, fiziksel yada kültürel aktiviteler hayatımızın vazgeçilmesi olsun…
Güngör DOĞANAY
TGKK Spordan Sorumlu Bşk. Yrd.
Antrenör / Spor Yöneticisi